31 Mart 2014 Pazartesi

KEK AŞKI


bu sabah erkeden uyandım güzel bir duş alıp aileme mukemmel bir kahvaltı hazırladım demek isterdim ama 11 de annem ve babamın beni yataktan kazımaya çalıştıklarında mecburen uyandım.
  


evet uykuya karşı bir zafım var.Lise hayatım boyunca beni hep zorda bırakan neredeyse sınıfta kalmama neden olacak kadar cok seviyorum durum üniversitede fazla farklı değil aynı şekilde devam eden bir birlikteliğimiz var tutkulu bir aşk bizimkisi bırakamıyorum napıyım ?
Neyse en azından annem iyi bir kadın o bize güzel bir kahvaltı hazırlamış ama sorun şu ki uykudan kalkınca birşeyler yemek istemiyorum annemde bunu anlamıyor kendimi masada ağzıma birşeyler tıkıştırılırken buldum  annemin dikkatinin dağıldığı bir anda masadan kaçtım ve cok sevdiğim bir dostumla buluşmak için hazırlanmaya başladım o arada canım çikolatalı bol kremalı bir kek istedi.
Hazırlandım ve mutfağa geçtim kek için kremayı hazırladım derken geç kaldığımı fark edip apar topar evden çıktım.

 Bu arada mutfak konusunda biraz yeteneksizim ama azimliyim sürekli yeni şeyler deneyip hep hüsranla karşılaşıyorum olsun bir gün güzel şeyler yapıcam inanıyorum :) .
eve biraz geç gelsemde canım hala kek isityor o yuzden 3 yumurtayı kırdım önce karıştırdım ince diye sanki yılların pastacısı gibi girdim mutfağa Nil'in şarkıları eşliğinde salına salına dans ede ede bir kek yaptım güzelde oldu bence :):)


evdekilerde benimle aynı fikirdeler kardeşim ilk başta inanamadı bunu sen yapmş olamazsın nerden aldın falan dedi gururum okşandı :):) bi ara sen bundan günde  50 tane yap ben bunu okulda satarım bizim okuldakiler cok saf 3-4 liradan kitlerim ihya oluruz diyodu o an annemle göz göze geldik ikimizinde aynı şeyi düşündüğüne eminim ''bu çocuk hastanede karışmış olabilir mi ? ''

30 Mart 2014 Pazar

KIZ KARDEŞİMİN HİKAYESİ

Bu haftayı drama haftası ilan ediyorummmmmm......
Black'den sonra sıra KIZ KARDEŞİMİN HİKAYESİ'nde...
filmi daha önceden biliyorum  ama dram olduğu için izlemekten hep kaçmıştım.Bu sıralar çok duygusalım nedeni çok ufak çaplı bir depresyon geçiriyorum.Herşeye içleniyorum atarlanıyorum sanki ergenliğe geri döndüm .
Boş boş ağlamıyım en azından bir anlamı olsun dedim ve arşivimden bu filmi çıkarttım. Başrollerini Cameron Diaz ve Abigail Breslin paylaşıyor.Aslında Cameron Diazı pek sevmem ama bu filmle tekrardan kaibmi kazandı .
Kız Kardeşimin Hikayesi, kanser bir genç kızı anlatıyor küçük kardeşin gözünden.. 
Anna adındaki 11 yaşındaki kız, ablasının hastalığı ortaya çıktında bilinçli bir şekilde ona doner olabilmesi için dünyaya getirilmiş planlı bir  tüp bebek. ablası için sık sık hastaneye yatıp kan, ilik vs vermiş ve acı çekmiş.Kısacası ablası için kullanılmış, sürekli ikinci planda kalmış, hiçbir zaman ne istediği sorulmamış oda bunu sorgulamamış ameliyatlar geçirmiş, acılar çekmiş  taki  ailesi ondan kızkardeşi için böbreklerinden birisini vermesini isteyene kadar.Daha fazla acı çekmemek  tıbben özgür olmak yani beden hakları için ailesine dava açar.

İlk başta içinizden kızmak geldi değil mi ? hiç ablasını düşünmüyor şuna bak ya o kızcağıza yazık değilmi diye sinirlendiniz belki peki siz böyle bir amaç için dünyaya gelmiş olsaydınız kardeşinizin hayatını uzatmak için sizden size sormadan birşeyler alsalar canınızı yaksalar ? Çok zor bir karar.

Film lösemi doğan bir genç kızın hayatını aşama aşama çok güzel anlatmış.Aşkları,umutları, acıları,heycanları herşeyi.
 Belirtmeden geçemicem Cameron Diaz rolünün hakkını vermiş hasta çoçuğu için herşeyi yapabilecek bir anneyi en güzel şekilde oynamış. 
 
Bir yanım filmin her detayını anlatmak istiyor ama bunu yapmıcam izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum sadece sonu sizi şaşırtacak en azından ben şaşırmıştım şimdiden iyi seyirler :):)

29 Mart 2014 Cumartesi

BLACK



Vizeler finaller yaklaştı mı beynim garip sinyaller yolluyo, hormonlarım çılgınlaşıyo aklımda fikrimde gezmek tozmak, yemek içmek, okumak, izlemek...
Ders olmasında ne olursa yaparım kafasını yaşıyorum.Bazen iyice kayışı kopartıyorum mesela bu sabah kendimi fotoğraf makinesı lensi nasıl temizlenir araştırırken buldum hayır araştır eyvallah da adama sormazlar mı güzelim senin makinen mı var diye ?  heh işte bende kendime bu soruyu sordum sonra kendi kendimi sarstım ve kendime '' anladık ders çalışmayacaksın da anladığın bi alanı bari araştır  yada otur bi film izle kitap oku diye kendime ayar verdim sonrada uzun zamandır aklımda olan bir filmi izlemeye karar verdim filmimiz ''BLACK''

 Aynı film geçtiğimiz yıl Türkiye de senaryosu uyarlanarak ''benim dünyam'' ismiyle vizyona girdi.
Ben size filmin orjinalinden bahsedeceğim.
Filmimiz bir Bollywood yapımı.
Baş rollerini  Rani Mukherje ve Amitabh Bachchan oymadığı kör ve sağır bir kızın bir öğretmen sayesinde hayata nasıl tutunduğunu anlatıyor.
Film tek kelimeyle mükemmelllllll.
Film yıllar sonra kızımızın  öğretmenini evinin önünde bulup onun Alzehimer hastası olduğunun anlaşılmasıyla başlıyor ve geçmişten bu güne kadar yaşadıklarını anlatıyor.



Kızımızın adı Michelle bu yavrmuz  kör ve sağır ailesi ise kızları büyüdükçe tahammülsüzleşmiş ve onu akıl hastanesine kapatmaya karar verebilecek kadar yorulmuş, acımasızlaşmışlar. Aslında annesi istemiyo ana yüreği sonuçta dayanamıyo ama babası gerçek bir zalım neyse ki son anda insafa geliyolarda bu kıza bi öğretmen tutalım belki iyi olur diye akıl ediyolar ve sahne artık öğretmenimizde. Filmin esas adamı öğretmenimiz Debraj Sahai
 Oyunculuk falan bilmem öyle işleri ama karakter tam bir baba eğer ortada bir başarı bu kesinlikle öğretmenimiz başarısı.



Bay Sahai'ninde kız kardeşi aynı şekilde doğmuş ve annesi onu akıl hastanesine kapatmak zorunda kalmış ve ablası orda ölmüş oda kendini böyle insanlara adamış biri.
İlk başta eğitim tarzını beğenmedikleri için debrajı istemeselerde sonradan michelleye iyi geldiğini anlayıp kalmasına izin veriyolar ve bir mucize gerçekleşiyor.


 film izlerken ağladığım çok nadir olur hatta ağlayan arkadaşlarımla dalga geçerim ''heehehe bunamı ağlıyonuz yaaa'' diye pislik yapanlardanım ama bu sefer öyle olmadı salya sümük hüngür hüngür ağladım mahvoldum hele michellenin küçüklüğünü oynayan kız sen neydın be öyle..

bu film bana ne kadar şanslı oldumu birkez daha hatırlattı bazen öyle kaptırıyoruz ki kendimizi o kadar güzelliğin içinde hiç birşeyden mutlu olamıyoruz, tat alamıyoruz, şükretmiyoruz.
Filmi analatan en güzel cümle ise Micellenin ilk başta söylediği şu cümle;
“Benim dünyamda, sesler sessizliğe dönüşür aydınlık da karanlığa…Benim dünyam bu.Ne görülür ne de duyulur.Benim dünyamın tek bir ismi var: SİYAH.”



19 Mart 2014 Çarşamba

ONCE UPON A TİME


Bu diziyi ilk gördüğümde anaaa pammık prensesi dizi yapmışlar masaldan dizi mi olur hehehe tutmaz bu demiştim.Tabi pamuk prensesin en sevmediğim masal kahramanı olmasınında etkisi büyük.Sen 7 tane adamla aynı evde yediğin önünde yemediğin ardında yaşa sonra yağlı ballı prensi kap götür.O elmalar müstahak sana keşke 2 kat zehir basaydı cadı..


sevmediğin ot burnunun dibinde biter hesabı kuzenimde kaldığım bir gece mecburen bir bölümünü izledim ve dizinin sadece pamuk prensesten ibaret olmadığını bütünnnnnn masal dünyasını kapsadığını görünce ilgimi çekti.
1. bölümü bi izliyim bari dedim.1,2,3,4 derken bildiğin diziyi takip etmeye başlamışım.


dizimizin konusu şöyle ; Beyaz Atlı Prens (Josh Dallas)( prenste prens yani), Pamuk Prenses’i (Ginnifer Goodwin) öperek uyandırır ve tüm masal kahramanlarının katıldığı büyük bir düğünle evlenirler ve sonsuza kadar mutlu yaşarlar lalalallallala diye beklerken Kötü Kalpli Kraliçe (Lana Parrilla), düğünü basar ve tüm kahramanları lanetleyeceğini ve onların mutlu sonlarını alacağını söyler.

eee masal bu illa bir kurtacı olacak, kurtarıcıda Prens ve Prensesin doğacak kızı Emma (Jennifer Morrison) olmasın mı ?
Olsun olsun ama öyle hemen doğar doğmaz değil kurtarıcılığında belli şartları var canım ancak  28 yaşına bastığında laneti kaldırabilecek.Kraliçe laneti hazırlayadursun Emma doğuverir.kraliçe onun peşine mi düşsün lanetimi hazırlasın derken büyülü orman halkı tek kurtuluşları olan Emmayı kaşla göz arası perinin koruyucu büyüsü ile dünyaya gönderi verirler.Kraliçe, dediğini yapar ve Büyülü Orman içindeki tüm kahramanları lanetler. Böylece tüm kahramanlar dünyada Storybrooke adında bir kasabada, mutlu sonları Kötü Kalpli Kraliçe tarafından çalınmış, zamanları durmuş bir şekilde kapana kısılır. Artık tüm mutlu sonlar kraliçe’nindir. Hiç biri bir zamanlar Büyü Orman’da yaşadığını hatırlamaz ve kendilerinin masal kahramanı olduklarını bilmezler.



Emma ise dünyada kimsesiz, yalnız başına büyür ve genç bir kadın olur. 28. yaş gününde evinin kapısı çalınır. Gelen kişi elinde kocaman bir masal kitabı olan, 10 yıl önce evlatlık verdiği oğlu Henry’dir. henry ise Stroybrooke’ta Belediye Başkanı Regina’nın  yani kötü kalpli kraliçenin üvey oğludur  ve tüm bu gerçekleri bilen, farkında olan tek kişidir. Henry Emma’yı, Regina’nın Kötü Kalpli Kraliçe, kendisininse Pamuk Prensesin kızı olduğunu söyler ve asıl hikayemiz burada başlar.



       macera dolu bir dizi anlayacağınız kırmızı başlıklı kızdan pinokyoya, külkedisinden hansel ile gretele  kadar aklınıza gelen gelmeyen bütün masal kahramanlarının hikayesi  mükemmel ve zeka dolu bir senaryo ile bir araya getirilmiş çocukken dinlediğimiz okuduğumuz o büyülü dünyayı tekrar hatırlamak isterseniz işte o dizi bu dizi şekerler :):):)